26 Aralık 2007 Çarşamba

En Güzel Antika Tesbihleri

espih koleksiyonculuğu, genel olarak fazla yaygın olmayan ancak, özel bir koleksiyondur. Günümüzde artık üretilmemesi nedeniyle yitirilen değerlerimiz arasında olan eski ve değerli tespihlere, şimdi ancak koleksiyonlarda rastlayabiliyoruz.Eski tespihlerin yapımında çeşitli taşlar, kabuk, kemik, diş, boynuz, fosiller, camlar, ceviz türünden meyveler ve çeşitli ağaç türleri kullanılmış. Taş tespihlerde en çok kullanılan malzeme, zümrüt, yakut, inci, lapis, firuze, akik, yeşim, yıldız taşı, mercan, sedef, necef, kantaşı ve lületaşı olarak sıralanıyor. Kabuk, kemik, boynuz ve diş türü malzemelerin kullanıldığı çeşitlerde ise fildişi, balık dişi ve kemiği, hatta su aygırı, mamut gibi hayvanların dişleri ve kemikleriyle kaplumbağa kabuğu, gergedan, keçi ve geyik boynuzlarından faydalanılıyor. Çeşitli kehribarlar ve oltu taşı (Erzurum taşı) da fosillerden yapılan tespihlerin ana malzemeleridir. Cam tespihlere gelince, Beykoz boncuk, çeşmibülbül ve kristal türlerini sıralayabiliriz.Hindistan'da yetişen bir bitkinin meyveleri olan kuka ve narçılı da tespih yapımında kullanılan malzemeler arasında. Ağaç tespih türleri arasında ise siyah sert abanoz, koyu kahverengi demirhindi, gül ağacı, zeytin ağacı, sandal ağacı ve sakız ağacı bulunuyor.Dünyanın en güzel tespihlerinin İstanbul'da yapılrığı biliniyor. Bunlar arasında sanat eseri sayılabilecek kadar iyi olanları da var. Ne var ki, artık ne İstanbul'da ne de başka bir yerde tespih yapan ustalar ve tespih tezgahları kalmamıştır. Fazla sayıda tespih koleksiyonu olmadığından, bunlar değerli parçalardır ve herkeste bulunmadığından ayrıcalıklı sayılırlar.Antikacıların en değerli parçalarıBeykoz CamlarıCamdan yapılmış eşyalar, insanoğlunun sabrının, yaratıcılığının ve becerisinin ürünleri olarak geçmişten günümüze kalmış değerli eserlerdir. Cam, kolay kırılır bir malzeme olmasına rağmen bir kez şeklini alınca, değişmez, oldukça sabit özelliğiyle doğanın etkilerine dayanıklı, bozulmaz, ilginç bir madde olduğundan dolayı da değerini katlamaktadır. Hemen hemen uygarlık tarihiyle aynı yaşta olan cam, Türkler için de en eski ve en gelişmiş sanatlardan biri olmuştur.Renkli ve beyaz camdan gülsuyu serpmek için yapılmış gülabdanlar, sadece lale koymak için yapılmış laledanlar, ibrikler, kandiller, mataralar, bardaklar, lokumluklar, donanma fenerleri, vazolar ve çok çeşitli kaseler yapılmıştır.Özellikle 16. yüzyıl, bütün dünyada olduğu gibi bizim ülkemizde de camcılığın altın çağı olmuştur.Bizim kültürümüzde camcılık konusunda Beykoz camlarının özel bir yeri vardır. Beyaz porselen görünümündeki çok değerli Beykoz camlarından günümüze kalan eserler müzayedelerin ve antikacı dükkanlarının en değerli parçaları arasındadır.

Hiç yorum yok: